29 Şubat 2012 Çarşamba

Yeni bilgi

"Bir insanın; yüceltilip, göklere çıkartılıp, mutlu olmasını sağladıktan sonra, keyfini süremeden aynı kişi tarafından yukarıdayken elinin bırakılıp, yere düşüşünü izlemek..." Ben buna çakılışı diyorum.En unmadık anda karşılaştığı tepkiyle allak bullak olmak...

Aklımın almadığı, insan var olduğunu sandığı bir şeyin aslında olmadığını nasıl anlar? Bir anda nasıl keskin duygu geçişleri yaşar?(Bir anda yada kısa zamanda) Garip.İnsanları anlayamıyorum sanırım.Ya da ben kendimi anlatamıyorum.Her şey birbirine girmiş durumda.Düşünceler düşünceler...Kemiriyor her hücremi.

İleriye yönelik düşündüklerinin saniyesinde sen hazır değilken yok olması...O an senden çok şey götürür işte.Ama hangi olay planlı olabilir ki bu olsun.

Aceleci davranmamak gerek sadece.Tanıma sürecini hızlandırmamak.Bu kadar çok yakınına almamak...Her geçen gün insanoğlu yeni bir şeyler öğreniyor işte.

Hayatıma eklenen yeni bilgi= Şehirlere anlam yükleme, Sadece kendin için nefes al ve emin olmadan adım atma.Yoksa kırılmanın ve üzülmenin ötesini yaşarsın.Ama sen bunu da hissettirme.Kendine bile.

21 Şubat 2012 Salı

iki şehir mi iki insan mi ?

" Ah benim sevdasında bencil, yüreğinde sağlam sevdiğim..."

Bu aralar Nazım Hikmet'in bu dizeleri hakim aklımın her köşesine.Ne güzel de söylemiş.Şimdi kızsam mı sevsem mi seni bilemedim der gibi.Kızamıyor olmanın verdiği sevinçle bazen kırılıyor olabilmenin verdiği hüzün...Herşeye rağmen bir insanla birlikte olabilmek.Nasıl bir his ki bu terketme isteği uyandırmıyor...Nasıl sağlam bir adım ki geriye atmıyor.Nasıl bir istek ki bu hep o nun yanında olmayı düşlüyor...

Mesafeler engel mi ki bunları hissetmeye ? İki şehir insanı ayırabilir mi ki? Değilmiş! Önemli olan şehirlerin yarattığı mesafe değilmiş, aslında önemli olan iki insanın yarattığı mesafeymiş bunları hissetmeye engel...